Genel

‘Dijitalleşme artık tercih değil, zorunluluk’

DataExpert’in katkıları ve BMI Business School’un organizasyonu ile gerçekleşen Teknoloji Liderleri Zirvesi, ‘Leadership Beyond Intelligent Age’ (Akıllı Çağın Ötesinde Liderlik) temasıyla Türkiye’den ve uluslararası arenadan sektörün önde gelen isimlerini, akademisyenleri ve kamu temsilcilerini bu yılın mayıs ayında bir araya getirmişti. Zirvenin ardından Türkiye Bilişim Derneği (TBD) iş birliğiyle düzenlenen ’roundtable’ buluşmasında ise teknoloji liderleri Türkiye’nin dijital geleceğini konuştu.

Haberin Devamı

TBD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cebrail Taşkın moderatörlüğündeki “Türkiye’nin Dijital Geleceği: Bilgi ve İletişim Sektörü” başlıklı buluşmada bilgi ve iletişim sektörünün stratejik önemi ve rolü vurgulanırken dijitalleşme ve dijital dönüşümün artık bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunun altı çizildi.

Cebrail Taşkın toplantının açılışında, “Hem kamu için hem özel sektör için hem STK’lar için bir varoluş alanı; 5G den yapay zekâya, siber güvenlikten bulut bilişime kadar tüm teknoloji alanlarında hem üretici hem koruyucu hem de yönlendirici olmamız gerekiyor. Hep birlikte 3 soruya yanıt arayacağız: Öncelikle Türkiye’nin dijital egemenliğini nasıl sağlarız, nasıl pekiştiririz? Daha sonra bilgi ve iletişim sektörümüz küresel rekabette nasıl daha görünür ve daha etkili olabilir? Son olarak da teknoloji üretiminde nasıl daha proaktif olabiliriz? Daha yerli ve daha ölçeklenebilir çözümler üretebiliriz?” dedi.

Haberin Devamı

‘BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ’ 

Vizyon 100 kurucusu Bülent Kutlu, Türkiye’nin dijital geleceğine yönelik soruya şöyle yanıt verdi:

“3 devrimden bahsetmek istiyorum. Bir, internet devrimi, kaçırdık. İki, mobil devrimi. Bence orada da kaçırdık. Şimdi üçüncü devrim gözümüzün önünde duruyor. Yapay zekâ devrimi. Kaçırmak üzereyiz. Bu dönem artık şirketlerin tek başına bir şeyler yapabildiği bir dönem değil. Birlikte hareket etmeliyiz.

Çalışanlar yüzde 80 yapay zekâdan korkuyor, işsiz kalacağını düşünüyor. Gerçek bu. Yani bir şekilde bir işsizlik geliyor. İşte bu tip toplantılarda biraz daha ciddiye alıp, gerçek anlamda bir bakış olmasına yol açılabilir.” 

BİR ‘SÜPER TEKNOLOJİ’ OLDU 

Microsoft Genel Müdürü Levent Özbilgin dijital gelecekle ilgili olarak şunları kaydetti:

“Ben stratejik olarak yapılması gereken şeylerden birini, en iyi yaptığınız şeyleri daha iyi yapabilmek olarak görüyorum. Birliktelik tabii çok önemli. Microsoft olarak, bizim yapay zekâyla karşılaştırdığımız en yeni teknoloji, insanlık aleminde elektrik diyelim. Ondan önce biraz daha geride, matbaa. Yani tamamen genel kullanıma açık ve üzerinde katma değer üretilebilecek bir süper teknoloji. Elektriğin önemli bir özelliği hızla her yerde yaygınlaşması. Uzun zaman aldı ama yaygınlaşmasından, ucuzlamasından sonra bir anda standartlaşması, arkasından ulusların kalkınması geldi.

Haberin Devamı

Yapay zekâ bağlamında Microsoft’un sadece bu işe yaptığı yatırım yıllık 82 milyar dolar. Google ve Amazon’u da dahil edersek 250 milyar dolarlık bir altyapı yatırımından bahsediyoruz. Veri merkezi ve yapay zekâ yatırımlarının ölçeğine bakıldığında bu kaynakları sıfırdan bu alt yapılara yatırmak yerine zaten iyi yaptığımız alanlara kaydırsak ve uluslararası pazarlarda bu teknolojik altyapının sunduğu imkanlarla fark yaratsak daha etkili olmaz mıyız?

Örneğin otomotiv, savuma sanayi, eğitim gibi. Ama bugün Türkiye’de yapay zekâ geliştirelim dersek, bunun maliyeti oldukça yüksek, 250 milyar dolar civarında. O nedenle bence stratejik işbirlikleri bu nedenle çok önemli.

Eğer bir stratejik iş birliği istiyorsak, bilişim pazarının büyümesini istiyorsak, farkındalık artmalı. Biz şu anda Amerika ile rekabet etmiyoruz. Bizim rekabet ettiğimiz mesela Hollanda gibi gayri safi milli hasılasının yüzde 4 ile 7’si arasında bu tür stratejik iş birlikleri ve yapay zekâ, veri merkezi, bulut platformu üzerinde katmanlar yapmaya çalışan uluslarla yarışıyoruz. Ne yapmamız gerekiyor diyorsanız, bu konuştuğumuz işleri çok daha yüksek sesle Türkiye’nin stratejik bir kritik altyapı olarak değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konunun stratejik olarak tanımlanması, ülkenin stratejik kalkınma vektörlerinden biri olarak her kurumunda planlaması gerektiğini düşünüyorum.”

Haberin Devamı

 ‘ÇOK SEÇKİN MÜHENDİSLER YETİŞTİRMELİYİZ’ 

İTÜ Bilişim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ertuğrul Karaçuha şunları dile getirdi:

Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT), bilişim sistemleri ve siber güvenlik yalnızca teknik alanlar değil; aynı zamanda devletlerin egemenliğini, kurumların güvenilirliğini ve bireylerin mahremiyetini doğrudan etkileyen stratejik alanlara dönüşmüştür. Bu alanlarda nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi, sadece akademik bir faaliyet değil, ulusal güvenlik ve ekonomik kalkınma açısından da bir zorunluluktur.

Haberin Devamı

BİT, ekonomilerde verimlilik artışının, dijital dönüşümün ve yenilikçi çözümlerin temel itici gücüdür. Yapay zekâ, büyük veri, 5G, nesnelerin interneti (IoT), bulut teknolojileri gibi alanlar; savunma, sağlık, enerji, tarım ve finans gibi tüm sektörlerde oyun değiştirici etki yaratmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’na göre dijital altyapı yatırımları, uzun vadeli kalkınmanın anahtarıdır. Ancak bu dönüşüm, bilgi güvenliği sorunlarını da beraberinde getirmektedir.

Bu alanlarda lisans eğitimi, temel bir bilinç kazandırmakla birlikte, hızla gelişen teknolojilere uyum sağlamak ve yenilik üretmek için uzmanlık eğitimi şarttır. Yüksek lisans programları, teknik bilgiyle birlikte politika, etik, hukuk gibi çok disiplinli bakış açıları geliştirir. Doktora programları, sadece mevcut bilgiye hâkim bireyler değil, aynı zamanda yeni bilgi ve teknolojileri üretebilen bilim insanları yetiştirir.

Ülkelerin siber güvenlik mimarilerini inşa edecek, milli yazılım projelerinde rol alacak, stratejik veri işleme yöntemlerini geliştirecek bireyler bu eğitimlerle yetişir.

BİT, bilişim ve siber güvenlik, sadece teknik beceri değil, ulusal strateji meselesidir. Bu alanlarda yüksek lisans ve doktora programlarının yaygınlaştırılması, Türkiye’nin sadece teknoloji tüketen değil, üreten ve yön veren bir ülke olmasını sağlayacaktır.

Önerimiz; üniversitelerde bu alanlara odaklı, uygulamalı ve multidisipliner temelli lisansüstü programların açılmasıdır. 

MERKEZ OLMA ÇALIŞMALARI

Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Başkanı Gönül Kamalı Türkiye’deki dijital ekosistemin gelişmesiyle ilgili olarak STK’lar hakkındaki soru üzerine şunları söyledi:

“İçten dönüşüm dediğimiz konunun başlama tarafı da var, altyapı tarafı da var, servis tarafı da var, regülasyonları da var.

Bunların tamamına bir ekosistem olarak baktığımızda bir derneğin tüm bu çerçevesel boyutuyla kendi içerisinde bu problemin tanımlaması çok kolay olmakla beraber, çözmesi yaklaşık olarak mümkün değil, yani o kadar fazla kurum bir arada bu ortak stratejilerle bir arada tutabilmek ve hızlıca çözüm üretebilmek mümkün olmayabilsin. En büyük sorunumuz bu.

Biz dernek olarak hem dijital dönüşüm merkezi hizmeti, sanayide dijital dönüşüm kullandırıcı bir merkez olma yolunda hem riskler de alıyoruz. Hem bir de merkez oluşturma çalışmalarına başladık.”

 YURT DIŞINA İŞ YAPMAK 

Innova Kurucusu CEO’su Aydın Ersöz ise “Bir Türk şirketi yurt dışına giderken ne tür zorluklarla karşılaşıyor? Ne tür destekler olmalı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Yurt dışında iş yapma konusunu iki başlıkta incelemek mümkün. Birincisi hayatlarına global olarak başlamış şirketler.  Bunlar internet ve APPstore’lar üzerinden daha çok tüketiciye veya küçük kurumlara, yani nihai kullanıcıya fiziksel temas olmadan satış yapıyorlar. Başta oyun sektörü olmak üzere, bu alanlarda nispeten iyiyiz. Ayrıca devletin sağladığı cazip teşvikler mevcut.

Pazarın daha büyük kısmının şekillendiği kurumsal uygulamalar ve kurumsal yazılım hizmetleri alanında iş yapan bir Türk firmasının yurt dışına gitmesi ise gerçekten çok zor ve örnekleri az. Bugün Türkiye’nin küresel pazar için üretici olma potansiyeli maalesef çok güçlü değil. Çünkü bunun için öncelikle iç pazarın büyümesi, şirketlerimizin yurt dışına açılabilecek kaynaklara sahip olacakları ölçeğe gelmeleri gerekli.

Maalesef Türkiye’de iç pazar çok küçük. Ölçeklenmenin önündeki başka meselemiz, Türkiye’de birleşme kültürü olmaması. Sektördeki her alan çok parçalı. Hepimizin bildiği gibi, sektörün finansmana erişimi sınırlı. Eleman problemi daha önce konuşulduğu gibi önemli bir kısıt. Kodlamanın ve destek görevlerinin büyük bölümünü yakında yapay zekâ tarafından yapılacak. Vasıfsız mühendis, vasıfsız programcıya ihtiyaç çok azalacak. Dolayısıyla, çok nitelikli, seçkin mühendisler yetiştirmemiz lazım.” 

MESLEKLER DE DÖNÜŞÜYOR 

Manpower  CEO’su Feyza Narlı  ise ne tür yetkinliklere ihtiyaç duyulduğu ve önümüzdeki yıllarda daha çok hangi alanlarda ihtiyaç olacağı sorusuna şu yanıtı verdi:

“İşim hep teknolojiydi. Şu an ise istihdam alanında, istihdamı bilen bir kişi olarak hem sahada bulunarak hem de araştırmalarımızla, gidişatı gözlemliyorum. Şunu görüyorum, yapay zekâ ile ilgili en son Roubini, “yaratıcı yıkıcılık” kavramını kullandı. Çok ciddi de bir dönüşüm var. Bu dönüşümün içerisinde de önümüzdeki dönemde ManpowerGroup İşgücü Trendleri Araştırmamız da gösteriyor ki, 83 milyon rol yıkılacak, yerine 69 milyon yeni rol gelecek. Biz bir taraftan yetenek açığını da araştırıyoruz. Bu sene yetenek açığı dünyada yüzde 74, Türkiye’de yüzde 76. Yani 100 işverenden 76’sı aradığı yeteneğe ulaşamıyor.

Peki ne ve nasıl değişiyor? Artık meslekler alan bağımsız yapay zekâ, büyük veri rüzgârından etkileniyor. Bunun yanı sıra siber güvenlik, bulut bilişim… Yine etik ve sürdürülebilirlilik de yine her alanda en önemli konulardan bir tanesi.

Eğitim sisteminin de bu değişimi uygulamalı olarak yakalaması önemli. Dolayısıyla sürekli öğrenebilirliğe yönelik multi disiplinler arası uygulamalara ihtiyaç var. Yani yapay zekâ uzmanlığı bölümünün yanı sıra, hukuk bilimi içerisinde de yapay zekâ olmalı, tıbbın içerisinde de olmalı, mühendislikte de olmalı. Yani meslekler de dönüşüyor ve dönüşmeye de devam edecek, yok olmasından ziyade dönüşmesi ve dönüşürken ilgili kaynakların da uyum sağlaması mutlak beklenti.”

 

‘TÜRKİYE’Yİ CAZİBE MERKEZİ YAPABİLİRİZ’ 

A101 CTO’su Bilal Genç Türkiye’nin uzun vadeli dijital vizyonuna şirket olarak nasıl bir katkı sağladıkları yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

“Yapay zekânın hayata geçmesiyle beraber özgünlüğü kaybediyoruz. Üstten bakış ve detay bakış. Yani 10 bin – 20 bin feet’ten gerektiğinde aşağı inip bakmayı kaybediyoruz. Şu an yapay zekâ ne diyorsa, birbirlerine bile sosyal medyada yazdıkları sanal bir alem görüyoruz.

Biz ne yapıyoruz? A101’de bir dijital dönüşüm programı başlattık. Buna 3D dedik: 1.dijitalleştir, 2. Kültürü dönüştür, 3. Data odaklı ol.

200’e yakın süreci dijitalleşip ama süreçleri de iyileştirdik. Bu bir model olarak başka yerlerde de uygulanabilir diye düşünüyorum.

Türkiye’nin toplam ihracatı 265 milyar dolar. Ülkemizin toplam ICT ihracatı toplam ihracatımızda istediğimiz oranlara henüz ulaşmadı, İCT ihracatımızı %10’lara ve üstüne çıkarmak için ne yapmamız gerekiyor?” 

TOBB Yazılım Meclisi Başkanı Ertan Barut şunları söyledi: 

“Dünyada, Avrupa’da, her yerde STK’larda, en büyük sorunlardan bir tanesi, profesyonelleşme ve kadro ve ekip çalışmasına sağlayabilecek finansal kaynakların yetersizliği. Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Teknolojik dönüşümün bu denli hızlı olmasından dolayı STK’lar odaklanmakta zorlanmaktalar.

TOBB Yazılım Meclisi olarak özellikle 2021 yılından bu yana tüm çalışmalarımızı 3 temel konu üzerine odaklandırdık ve bu konuları alt komiteler halinde çalışmaktayız.

  • Yerli üretimin desteklenmesi, sektör firmalarının kalite ve standartlarının yükseltilmesi.
  • Nitelikli iş gücü yetiştirilmesi, eğitim sisteminde bilişimin ilkokul seviyesine kadar indirilmesi.
  • İhracatımızın artırılması.
  • Stratejik sektör kabul edilip daha fazla desteklenmeli. Uluslararası işbirliğine, bu bakımdan devlet kurumlarının sektörün yurtdışında temsili noktasında daha fazla desteğe ihtiyacı var.” 

    Cyberwise CEO’su Aret Kıllıoğlu 

    Avrupa’ya, Orta Doğu’ya ve dünyanın farklı coğrafyalarında farklı alanlarda birçok proje gerçekleştiriyoruz. Farklı sektörlerle bir araya geldiğimiz iş platformlarında şunu net gözlemliyoruz: mühendislik ve teknoloji yetkinlik olarak çok iyi seviyedeyiz. Bilgi seviyemiz yüksek, ürün kalitemiz yüksek, iş ahlakımız tartışmasız. Ancak kendimizi tüm bu yetkinliğimize rağmen aşağıda konumlandırıyoruz. Bu yaklaşımı sergilemediğimiz her platformda güven uyandıran, sürekliliği olan ve kapsamı genişleyen projelerle gerçek gücümüzü ortaya koyuyoruz. Türkiye’nin teknoloji alanında kendine güven merkezinden çıkan her projede başarıya ulaşacağı kesindir. 

    Yalnızca teknik yeterlilik değil, iş dünyasında yaşanan yapısal problemleri de net bir şekilde ortaya koyan Kıllıoğlu, Türkiye’de mühendis sayısının yeterli olduğunu ama iş geliştirme tarafında büyük bir açık olduğunu vurguladı:

    “Türkiye olarak teknik yeterliliğe sahip mühendis sayımız oldukça yeterli, geliştirmemiz gereken alanlar satış ve iş geliştirme. Teknoloji vizyonu olan hizmeti anlatacak, müşteriyi ikna edecek profesyonellere daha fazla ihtiyacımız var. Kurumsallaşma konusunda ilerlememiz şart. Bu amaçla gençlere yönelik teknik ve idari akademilerin önemine inanıyoruz.  Yetkinliklerimizi sadece projelere değil aynı zamanda Türkiye’nin siber güvenlik teknolojileri alanında atılımda bulunması için oluşturduğumuz akademiler ve iş ortaklarımızla geliştirdiğimiz akademilerle yaygınlaştırıyoruz.  Kendimizi yetersiz sanmamıza gerek yok. Avrupa’da, Orta Doğu’da rakiplerimizi bire bir gözlemledik. Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki yetkinliği, pek çok ülkeden ileri durumda. Kendi değerimizin farkına varmalı ve buna göre hareket etmeliyiz.”

    Lenovo ISG Genel Müdürü Burç San, Türkiye’nin dijitalleşmesi alanında ne tür işbirlikleri yaptıkları konusunda şunları söyledi:

    “Yapay zekâ artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Gelecekte yaşamımızı daha da fazla şekillendireceği kesin. Ancak bu kavramı ne kadar verimli konuştuğumuz ve kullandığımız da önemli. Türkiye nispeten genç bir nüfusa sahip ve teknolojiyi çok iyi kullanıyor. Bankacılık sektöründe teknoloji sunumu ve kullanımı üst düzeyde. Ancak artık daha fazla öğreten tarafa geçmeliyiz.

    Evet, önemli işler yapılıyor. Yurtdışına satılan başarılı teknoloji şirketleri var. Devletin desteklediği bazı iyi örnekler de mevcut. Ancak yapay zekâ dediğimizde, arkasında çok büyük bir hesaplama gücünün gerektiğini unutmamalıyız. Ne kadar parlak fikirlerimiz olursa olsun, bunları destekleyecek altyapıya sahip olmadan ilerleme kaydetmemiz zor.

    Bu nedenle devlet destekli bir geliştirme, tasarım ve üretim sürecine geçmek zorundayız. Kaynaklarımız sınırlı olabilir ama elimizdeki imkânları verimli kullanmak bizim elimizde. Yapay zekâya bir moda gibi kapılmadan, gerçek ihtiyaçlarımızı belirlememiz gerek. Devlet destekli bir şekilde Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirebiliriz. Paramız sınırlıysa, öyle bir zemin hazırlayalım ki, yabancı girişimciler ve devletler gelip burada yatırım yapsın.” 

    Adeo CEO’su Selçuk Ekin siber güvenlik ve yurt dışına açılma konusunda şunları söyledi:

    “Teknoloji tedariği ile aslında siber güvenlikle ilgili bir dolu derdin çözüldüğüne inanıyoruz. Teknolojiye gelene kadar süreç konuşmamız lazım. Teknolojiye gelene kadar insan kaynağı konuşmamız lazım. Bu biraz bizde eksik gibi gözüküyor. Bizde bu eksikliği aslında burada var olan siber güvenlik şirketlere de aynı şey yapıyor.

    İkinci konu siber güvenliğin bir IT problemi olduğunu düşünmekten çıkmamız lazım. Siber güvenliğin bir IT problemi değil. Siber güvenliğin aslında iş sürekliliği problemi siber güvenlik aslında itibar probleminin bir parçası. Dolayısıyla sadece IT birimlerinin bir derdi değil. Yönetim kurulundan başlaması lazım. İş birliğinden bahsetmiştik ama kamunun desteği çok değerli ve çok önemli. Bizi desteklemek istiyorlarsa, bizim gibi şirketlerin yurt dışına açılmasını istiyorlarsa, ihracatla ilgili güzel rakamlar yapmamızı istiyorlarsa birlikte hareket etmeliyiz.”

     

     

    ‘TÜRKİYE’NİN ÖNÜ GERÇEKTEN AÇIK’ 

    Barikat CSO’su Ramazan Çelik siber güvenlik ekosistemi hakkında şunları söyledi:

    “Siber güvenlik, diğer alanlardan farklı olarak tüm sektörleri doğrudan etkileyen özel bir disiplindir. Bu nedenle, her sektördeki siber güvenlik olgunluk seviyesi farklılık gösterebilir. Genellikle bir sektörde regülasyonlar ne kadar güçlü ve netse, o sektördeki siber güvenlik olgunluğu da o denli yüksek olur.

    Bugün yapay zekâ (AI) uzmanlığı gibi kritik alanlarda, uzman personele olan ihtiyaç çok yüksek. Ancak bu alanda yetişmiş profesyonellerin büyük kısmı yurt dışında eğitim görüyor ya da iş fırsatları nedeniyle yurt dışına gidiyor. Dolayısıyla, katma değerli iş gücü başka ülkelere hizmet vermeye başlıyor.

    Oysa Türkiye, özellikle siber güvenlik, bulut hizmetleri (cloud services) ve yapay zekâ alanlarında, bölgesel ve küresel düzeyde bir hizmet merkezi olma potansiyeline sahip. Bu konuda önünde ciddi bir engel yok; yalnızca bulut teknolojileri ve ilgili regülasyonların daha esnek ve açık hale getirilmesi gerekiyor.

    Burada güçlü bir ekosistem inşa etmek çok kritik. Ekosistem derken sadece birkaç büyük oyuncudan değil; kamu, özel sektör, girişimler ve akademinin birlikte hareket ettiği bir iş birliği modelinden bahsediyorum. Bizim bu iş birliklerini artırmamız, hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlara açılmamıza olanak tanır.

    Nitekim bu sayede birçok uzmanlık alanında gelişen firmaların zamanla başarılı start-up’lara dönüştüğünü görüyoruz. Doğru desteklerle Türkiye, bu alanda küresel ölçekte daha güçlü bir oyuncu olabilir.” 

    ‘AGRESİF ADIMLAR LAZIM’ 

    Global IT CEO’su Nuri Selçuk bir projeyi gerçekleştirirken, yaparken ne tür zorluklarla karşılaştıkları hakkında şunları söyledi:

    2006’da Google Cloud teknolojilerini Türkiye’ye getiren ilk ekiplerden biri olarak, teknolojiyi müşterilerin iş modellerine göre şekillendirerek ilerlemeyi benimsedik. Büyük kurumsal firmalarla çalışıyor, yoğun tempoda teknolojiyi takip ederek ürüne dönüştürüyoruz.

    “Cloud fobisi” uzun süredir karşılaştığımız bir kavram. 2008’de, fiziksel sunucular yerine ihtiyaç kadar kaynak kullanımını savunan projeler geliştirdik. Ancak o dönemde regülasyon eksiklikleri ve farkındalık düşüklüğü nedeniyle yalnızca dijitalleşme öncüsü firmalarla ilerledik.

    Zamanla veri projeleri önem kazandı; farklı kaynaklardan veri birleştirerek içgörü üretmeye başladık. Sonrasında veriyle desteklenen iş süreçleri geliştirildi. Bunların üstüne ise yapay zekâ geldi. Ancak yapay zekâdan faydalanmak için bu üç katmanın önceden tamamlanmış olması gerekiyor.

    Bugün hâlâ veri entegrasyonu olmayan firmaların yapay zekâ yatırımlarında zorlandığını görüyoruz. Yine de bu tren tamamen kaçmış değil. Odaklanarak ilerlemek mümkün. Türkiye’de birçok firma neye yatırım yapacağını tam kestiremiyor, her bir kullanım senaryosu için ayrı yatırım yapma eğiliminde.

    İK ve IT birimlerinin birleşmeye başlaması dikkat çekici. Bu dönüşümün önümüzdeki yıllarda hızlanacağına inanıyoruz. İnsan kaynağı, eğitim ve finansman birleştiğinde Türkiye’nin büyük bir potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. 

    ‘5G STRATEJİK ÖNEMDE’ 

    Huawei CTO’su Fatih Akgül, “Altyapı olarak ne durumdayız. 5G teknolojik olarak bir gereklilik mi yoksa stratejik bir yatırım mı? sorusuna şöyle yanıt verdi:

    “Yerli ve milli hedef önemli ancak doğru strateji ortaya konmalı. Yeni yerli iş yapılacaksa hedefi dünyevi işlere çözüm üretmek olmalı. Var olan teknolojileri kullanarak bu hedeflenmeli. Yerli Linüx de olduğu gibi yerli yapay zekâ hedefi de iyi düşünülmeli. Mevcutta var olan ürünler kullanılarak değer yaratılmalı. Teknoloji pandemi zamanında tedarik süreci olarak çok beklendi. Bankacılık hep çok yatırım alır ve çok karlıdır. Türkiye’ye neden yatırım yapılmalı? Üretici firma olarak Türkiye’de potansiyel görüyoruz. Öğrenci toplulukları ile teknoloji birleştirilmeli. İçerde çözüm üretip yurt dışına çıkılmalı. 5G stratejik öneme sahiptir Türkiye için.” 

     

    İlk 3 önceliğiniz ne olurdu? 

    TBD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cebrail Taşkın’ın “Herkese açık tek bir sorum var. 30 saniyede cevap vermenizi istiyorum. Türkiye’nin dijital geleceğini daha hızlı inşa etmek isteseydik, ilk 3 önceliğimiz ne olurdu? Hangi konular olurdu? Size göre hangi konular ilk 3 öncelik?” nedir sorusuna katılımcılar şu yanıtları verdi:

    * Aydın Ersöz: Eğitim. Sadece bilgisayar eğitimi olarak değil, her türlü eğitim. Kamunun sahipliği. Kamunun odaklı olması, strateji çalışıyor olması. İç talep. Kamunun büyük ürünlerin ve KOBİ’nin dijital talebini özelde ve yerli üreticilere yöneltmek.

    * Prof. Dr. Ertuğrul Karaçuha: Ön görülebilir olmak, şeffaf olmak. Sektörün devrede olması ve sektör, üniversite, kamu iletişim, STK sürekli ve sürdürülebilir iletişim halinde olması lazım.

    * Ertan Barut: Eğitim, üretim, mevzuat (Regülasyonlar)

    * Nuri Selçuk: Eğitime ben de katılıyorum. İhracatçının desteklenmesi önemli. Üretimin görünür hale gelmesi, kamunun teşviği.

    * Bülent Kutlu: Ben insanla ilgileniyorum. İkinci sıraya bilişimde marka şirketlerin çıkması. Üçüncü sıraya da enerji ve telekom altyapısının iyileştirilmesi.

    * Selçuk Ekin: Yerli milli tanımını değerlendirmek gerekiyor, hizmet üretmek de yerli milli. Dijital okur yazarlık çok kıymetli. Bu okullarda, ilk okullarda yabancı dil öğretir gibi kodlama olması lazım. Siber güvenlikle ilgili riskler, bütün dijital girişimlerin durduğu riskler. O yüzden çok kritik.

    * Ramazan Çelik: Personel birinci konu. İkincisi ön alıcı regülasyonlar. Üçüncüsü de AI siber güvenlik gibi niş alanların stratejik olarak belirlenen konular arasında her sektörden yatırım yapılması ve desteklenmesi.

    * Bilal Genç: Öncelikle olarak öncelikli olarak dikeylerde ya da sektörde teknolojik uzmanlık, işte fintek gibi, siber güvenlik gibi çok iyi olduğumuz, savunma sanayi gibi çok iyi olduğumuz alanlar var. Buralarda uzmanlıkların artırılması, buraları yatırım yapılması. İkinci olarak Ar-Ge’den Ür-Ge’ye ya da ürünleştirmeye birçok ayrı bir ürün. Burada çalışmalarımız artık ürün çıkarmak lazım artık. Sektörel iş birlikleri artırılmalı.

    * Burç San: Ben birincisi merak ve araştırmayı koyarım açıkçası. İkincisi de onunla bağlantılı olarak katma değerli ayrışma. Üçüncü ve en önemlisi de harekete geçmek.

    Haber Kaynak : MILLIYET.COM.TR

    “Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”

    İlgili Makaleler

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Başa dön tuşu
    batum escortstbilisi escortbatum escortbayan escortბათუმის ესკორტიtbilisi escortsescort batumHoliganbetRize escorttrabzon Escortşehirler arası nakliyedeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrdeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrdeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrTest